Starlight Princess 1000
Dostum şöyle bir düşün. Gökyüzünde parlayan yıldızlar, büyülü bir prenses, pembe mor ışıklar… kulağa masal gibi geliyor değil mi? Ama dur daha, işin içinde 1000x çarpanlar var! Evet evet yanlış duymadın. Starlight Princess 1000 bu işin masalını yazıyor. Ama öyle çocuk masalı değil, cebini dolduran türden bir slot masalı.
İlk başta şöyle bir önyargı oluyor insanda. “Prensesli oyun da neymiş ya?” diyorsun. Sonra bi’ giriyorsun, bir bakmışsın ekranın ortasında sarı saçlı hanım ablalar sana çarpan savuruyor. Her biri renkli mi renkli, bir 50x geliyor, ardından 500x… Sen sadece bakıyorsun, gözün ekranda, aklın kaçırdığın çarpanda.
Ben bu oyunu Slotter ’da keşfettim. Açtım, deneyeyim dedim. İlk birkaç turda pek anlamadım ama sonra çarpan düşmeye başladı. Ve anladım: bu prenses şaka yapmıyor. Gelmiş parayı dağıtmaya.
Bu oyunun dinamizmi bambaşka. Semboller patlıyor, araya çarpan giriyor, prenses çarpanı havaya savuruyor, hop yakaladın mı aldın parayı. Oyun resmen hızlı yaşa genç öl felsefesiyle çalışıyor. Her şey bir anda oluyor. Bazen ne olduğunu bile anlamıyorsun.
Bonus turuna girince işler daha da deliye bağlıyor. Her dönüşte yeni bir çarpan. Üstelik x1000 potansiyeli var. Hani öyle minnoş prenses, küçük kazanç falan değil bu. Bildiğin jet gibi giriyor ve seni alıp yukarılara çıkartıyor. Sanki yıldızların arasına.
Slotter’da bu hissiyat daha da tatlı geliyor. Çünkü akıyor oyun. Takılma yok. Bonus geldi mi çat diye ekrana düşüyor. Hele o çarpanlar ekranın ortasında dönerken müzik yükseliyor ya… valla tüyler diken diken.
İnsan bazen dış görünüşe aldanıyor. Renkli grafikler, prenses figürü falan derken oyunu hafife alıyorsun. Ama Starlight Princess 1000 seni öyle bir tokatlıyor ki, bir daha ekran başından kalkamıyorsun. Çünkü heyecanı çok dozunda. Ne boğuyor ne de eksik kalıyor.
Bonus turu gelince içinden şu geçiyor: “Allah’ım ne olur bu turda o x500 gelsin.” Ve bazen geliyor. Pat diye ekranın ortasına. Sen de sadece “oha” diyebiliyorsun. Çünkü başka kelime bulamıyorsun.
Bu arada Slotter bu oyun için adeta biçilmiş kaftan. Giriş kolay, oynanış rahat. Zaten tasarım sade. Arayüz seni yormuyor. Bir bakmışsın saatler geçmiş ama sen hâlâ çarpan kovalıyorsun.
Bir de şu var. Oyundaki o çarpan hissi başka hiçbir slotta yok. Her sembol patlamasında “şimdi gelir” diyorsun. Ve geliyor. Gelmediği zaman da içinden “tamam bir dahaki turda kesin var” deyip oyunda kalıyorsun. Bağımlılık mı? Belki. Ama iyi hissettireninden.
Starlight Princess 1000 gerçekten hakkını veriyor. Renk, hız, kazanç, heyecan… hepsi var. Ve bunları dengeli veriyor. Hani bazen oyunlar sadece gösteriş yapar ama kazandırmaz. Bu prenses hem gösterişli hem eli açık.
Slotter gibi bir platformda da bu oyunu oynamak tam anlamıyla keyif. Her şey elinin altında. Birkaç tıkla oyuna gir, çarpan gelsin, heyecan patlasın. O kadar net.
Starlight Princess 1000 sadece bir slot oyunu değil. Biraz cesaret, biraz şans ve çokça eğlence. Her çarpanla birlikte seni daha da yukarı taşıyor. Bazen kaybediyorsun, ama moral bozulmuyor. Çünkü bilirsin ki prenses bir ara yine gelir, elinde o tatlı 500x ile.
Ve belki de hayat… sadece yıldızlar değil, ekranın ortasındaki bir çarpanla da aydınlanabilir.
Şimdi kabul edelim... hepimizin içinde bir yerlerde o çılgın hayal vardır: "Bankayı soysam da şöyle…
Bak şimdi... bazen böyle karmaşık efektler, hikayeler falan aramazsın. Düz, net, kazanç odaklı bir şey…
Bazen oyunlar da çikolata gibidir. Rengarenk, tatlı tatlı göz kırparlar. Sonra bir ısırırsın, içinden karamel…
Bir oyun hem tarihi hissettirsin, hem de parmaklarını heyecandan titretsin istiyorsan... işte sana Wisdom of…
Bazen bir oyun açarsın, ekran bir parlaklaşır. Sonra gözlerin o sembollere takılır. Tamam dersin, “bugün…
Sugar Rush şu ismi duyunca bile yüzünde bir gülümseme beliriyor değil mi? Tam böyle çocukluğun…